Ad Code

Responsive Advertisement

Herkesin Habil ve Kabil'i Vardır!

Herkesin bir Habil ve Kabil'i vardır. Hangi taraf ağır basıyor sizin için? Kadere kendini kurban etmek mi? Umut parçalarına tutunmak mı? Yoksa her şeye karşı bir derin kıskançlık mı? Bu iki kardeşin hikâyesini hepimiz biliriz. Yasak olarak emredilen bir şeye tutunmak mı? Kâbil, bu yasağa tutunmakta ısrar etti. Sonuçları onun için geri dönülmez oldu. Peki biz insanoğlu da bu gibi örnekleri bildiğimiz hâlde neden tutunur olduk? Arzularımız ikiye ayrılır. Biri saf ve temiz diğeri şeytani... Biz de Kâbil mi olduk? Derin arzular içerisinde gitgide kendimizi kaybediyoruz. Düşüncelerimiz sadece sabitleşiyor. Bu trajikomik durum bizi diplere çekiyor. Oysa bize ilk kelime "oku" denmedi mi? Rabbimiz bize düşünmeyi emretti. Okuyarak, ilimlerle uğraşarak bunu gerçekleştirebiliriz. Düşünce bağnazlığı insanı kör bir eşeğe çevirebilir. Yine düşünce bizi özgürce uçan uçsuz bucaksız bir kuşa da. Burada anlatmak istediğim aslında Kâbil bu düşünce bağnazlığından kurtulamadı. Kendi sonunu hazırladı. Peki bizler! İnsanoğlu ne olmayı seçiyoruz?

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement